‘Kitap bastırmak’ asıl mesele olmamalı

Kitap Yazmak mı, Kitap Bastırmak mı?

Edebiyat dünyası her zaman bir üretim sancısıyla şekillendi. Ancak günümüzde, yazmak yerine kitap bastırmanın öncelikli hale geldiğini görüyoruz. Artık kitap çıkarmak, bir kariyer hedefi ya da bir “başarı sembolü" olarak algılanıyor. Ancak asıl soru şu: Kitap bastırmak mı önemlidir, yoksa gerçekten yazmak mı?

Edebiyatın Aceleciliği

Birçok insan, yazarlığı, bir kitaba sahip olma arzusuyla eş tutuyor. Sanki bir kitap yazmak, bir sosyal medya profilini doldurmak kadar basit bir işmiş gibi. Ancak edebiyat bundan çok daha fazlasını gerektirir. Edebiyat, kendini tekrarlayan ya da sadece “tutan" bir formülle ilerleyen bir süreç değildir.

Düşünün, bazı yazarlar, yazdıkları muhteşem metinleri yok etmişlerdir. Çünkü metinleriyle tatmin olmamış, belki de o anın duygusal sancısıyla onları yeterince güçlü bulmamışlardır. İşte o noktada, edebiyatın gerçekten bir sanat formu olduğu anlaşılır.

“Tuttu" Kavramı ve Edebiyatın Yüzeyselliği

Bugün “kitap yazmak" isteyen birçok kişi, eserin sanatsal değerinden çok, kitabın “tutmasını" hedefliyor. Diziye ya da filme uyarlanabilecek bir hikaye yazmak, sosyal medyada tanınmak veya bir PR aracı olarak kitabını kullanmak isteyenlerin sayısı hiç de az değil. Ancak edebiyat, bu kadar yüzeysel bir platform değildir. Şov ve vitrinselliğin, edebiyatın özünden uzaklaştığını unutmamak gerekir.

“Bir Kitap Yazdım ve Yayınlansın" Algısından Kurtulmak

Kitap yazmak ve yayınevine göndermek, işin sadece bir parçasıdır. Metinler üzerinde düşünmek, onları tekrar tekrar yazmak ve geliştirmek, yazarlık sürecinin en önemli adımlarıdır. Bir metin reddedildiğinde, bu bir son değil, gelişim için bir fırsattır.

Oysa bugün birçok kişi, yazdığı metinlerin “düzeltilemez" olduğunu, reddedilen bir eserin tamamen kötü bir şey olduğunu düşünüyor. Oysa gerçek yazarlar, bir metni defalarca yazıp silerek, her versiyonu bir öncekinden daha iyi hale getirmek için uğraşır. Çünkü önemli olan kitap değil, metindir. Metin güçlüyse, onun nereye evrileceği ya da hangi formda sunulacağı önemini yitirir.

Edebiyat Bir Yarış Değildir

Edebiyat, hızla bir eser yayınlamak ya da genç yaşta bir yazar olarak tanınmak için acele edilmesi gereken bir alan değildir. Örneğin, 18 yaşında yazılmış bir kitap, o dönemde yazar için ne kadar değerli görünürse görünsün, gelecekte yazarın kendisine “üvey evlat" gibi gelebilir. Çünkü yazmak, olgunlaşmayı ve sürekli olarak kendini geliştirmeyi gerektirir.

Gerçek yazarlar, yazarlığı bir “çıkış noktası" olarak değil, sürekli bir gelişim süreci olarak görür. Yazmanın bir saygı işi olduğunu, her kelimenin bir özenle seçilmesi gerektiğini bilirler.


Yazmanın Sabır ve Saygı Gerektiren Bir Süreç Olduğunu Unutmayın

Edebiyat dünyasında kalıcı olmanın yolu acelecilikten değil, sabırdan ve metinlere duyulan saygıdan geçer. Yazmak, kelimelerle derin bir bağ kurmak, onları tekrar tekrar işlemek ve en iyi hale getirmekle mümkündür.

Bir kitap bastırmadan önce kendinize şu soruları sormanız gerekir:

  • Bu metin, benim yazarlık kariyerimde gerçekten bir başlangıç noktası mı olacak?
  • Bu eser, benim yazarlık yolculuğumda nasıl bir yere sahip?
  • On yıl sonra bu kitabı okuyup hâlâ gurur duyabilecek miyim?

Yazarlık, uzun soluklu bir yolculuktur. Klişe ama gerçek: “Söz uçar, yazı kalır." Ancak yazının kalabilmesi için onun üzerinde çalışılmış, düşünülmüş ve hissedilmiş olması gerekir.

Sonuç olarak: Kitap bastırmak, yazarlık sürecinin sadece bir parçasıdır. Asıl önemli olan, metinlerinize verdiğiniz değerdir. Bu yüzden acele etmeyin. Yazmaya ve metinlerinize derin bir sevgi ve saygıyla yaklaşın. Çünkü edebiyat, sabrın ve emeğin sanatıdır.

Kitap Bastırmak İstiyorum

Temmuz 9, 2018

Kitap Yayınlatmak Mı İstiyorsunuz?

Temmuz 9, 2018