Yazarlık Doğuştan Gelen Bir Yetenek mi?

Yazarlık Doğuştan Gelen Bir Yetenek mi?

Yazarlık, edebiyat dünyasında en çok merak edilen ve tartışılan konulardan biridir. İnsanların çoğu, yazarlığın doğuştan gelen bir yetenek mi yoksa sonradan öğrenilebilen bir beceri mi olduğunu sorgular. Bu soruya kesin bir cevap vermek kolay değildir, çünkü yazarlık hem bir yetenek hem de ciddi bir emek ve öğrenme süreci gerektirir. Peki, yazarlık gerçekten doğuştan mı gelir? Yoksa çalışarak mı geliştirilir? Gelin, bu konuyu derinlemesine inceleyelim.


1. Yazarlık ve Doğuştan Gelen Yetenek

Doğuştan gelen yetenek, yazarlığın en çok romantize edilen yanıdır. Bazı insanlar, küçük yaşlardan itibaren güçlü bir hayal gücüne, kelimelerle doğal bir bağ kurma yeteneğine veya hikaye anlatma becerisine sahip olabilirler. Bu özellikler, yazarlığa yatkınlığı artırabilir. Örneğin:

  • Hayal Gücü: Çocukluktan itibaren güçlü bir hayal dünyasına sahip olmak, bir yazarın temel taşıdır.
  • Duyarlılık ve Gözlem Yeteneği: İyi yazarlar, etraflarındaki dünyayı farklı bir bakış açısıyla gözlemler ve bunu kelimelere döker.
  • Dil Yeteneği: Bazı insanlar, kelimelerle çok daha doğal bir bağ kurar ve dili etkili bir şekilde kullanabilir.

Ancak doğuştan gelen yetenek, yalnızca başlangıç noktasıdır. Bu özellikler, bir yazar olma potansiyelini taşıdığınızı gösterebilir, fakat sizi bir yazar yapmaya yetmez.


2. Yazarlık Öğrenilebilir Bir Beceridir

Doğuştan gelen yeteneğiniz olsun ya da olmasın, yazarlık bir “zanaat" olarak görülebilir ve öğrenilebilir. Hiçbir yazar, yazarlık kariyerine kusursuz bir metinle başlamaz. Yazarlık, sürekli tekrar ve geliştirme gerektiren bir süreçtir.

Yazarlığın Öğrenilebilir Yönleri:

  1. Teknik Bilgi: Yazarlık, yalnızca yaratıcı bir süreç değil, aynı zamanda teknik bir disiplindir. Hikaye kurgusu, karakter gelişimi, anlatım teknikleri ve dil bilgisi gibi konular sonradan öğrenilebilir.
  2. Deneyim: Ne kadar çok yazarsanız, o kadar iyi bir yazar olursunuz. Her yazı, bir öncekinin üzerine koyarak daha iyi metinler oluşturmanıza yardımcı olur.
  3. Okuma Alışkanlığı: İyi bir yazar, önce iyi bir okuyucudur. Başka yazarların eserlerini incelemek, yazarlık becerilerinizi geliştirebilir.
  4. Eleştiriye Açıklık: Yazdıklarınızı eleştiriler ışığında geliştirmek, yazarlıkta ilerlemenizi sağlar.

Bu yönleriyle yazarlık, bir spor dalını öğrenmek ya da bir müzik aleti çalmayı öğrenmek gibidir. Çalışma ve pratikle geliştirilebilir.


3. Yetenek mi, Çalışma mı Daha Önemli?

Yazarlıkta yetenek ve çalışma, birbirini tamamlayan unsurlardır. Doğuştan gelen yetenek, yazarlık için bir avantaj sağlayabilir, ancak yeterli değildir. Çalışma, bu yeteneği geliştiren ve bir “sanat" haline getiren en önemli faktördür.

Yetenek ve Çalışma Dengesi:

  • Yetenek, başlangıç için sizi öne çıkarabilir.
  • Çalışma ise sizi iyi bir yazar yapar.
  • Yetenek olmadan da yazarlık öğrenilebilir. Önemli olan, yazmaya duyulan tutku ve bağlılıktır.

Haruki Murakami bu konuda şunu söyler: “Yazarlık bir maraton gibidir. Yeteneğiniz kadar dayanıklılığınız da sizi yazar yapar."


4. Yazarlıkta Tutkunun Rolü

Yazarlığın doğuştan gelen bir yetenek mi yoksa öğrenilen bir beceri mi olduğu kadar önemli olan başka bir faktör de yazmaya duyulan tutkudur. Yazarlar, yazarlığı sadece bir meslek olarak değil, bir yaşam biçimi olarak görürler.

  • Yazma Tutkusu: Sizi her gün yazmaya motive eder.
  • Zorluklarla Baş Etme: Yazarlık kolay bir yol değildir. Reddedilmeler, eleştiriler ve yaratıcı tıkanıklıklarla başa çıkmak için tutku gereklidir.
  • Gelişmeye Açıklık: Tutku, sizi her zaman daha iyi bir yazar olma yolunda çalışmaya teşvik eder.

Doğuştan gelen yeteneğiniz olmasa bile, yazmaya duyduğunuz tutku sizi harika bir yazar yapabilir.


5. Yazarlık Örneklerinden İlham

Büyük yazarların hikayelerine baktığımızda, yetenek kadar çalışma ve azmin de yazarlık kariyerlerinde önemli bir rol oynadığını görürüz:

  • Charles Bukowski: Yazarlık kariyerine 50 yaşından sonra başladı ve sayısız red mektubu aldı. Ancak yazmaktan asla vazgeçmedi.
  • Stephen King: İlk kitabı Carrie, 30’dan fazla yayınevi tarafından reddedildi. King, yazma azmi sayesinde dünya çapında bir yazar haline geldi.
  • Virginia Woolf: Yazılarında mükemmeliyetçi bir yaklaşıma sahipti ve defalarca metinlerini yeniden yazdı.

Bu yazarlar, yeteneklerini sürekli çalışarak ve kendilerini geliştirerek unutulmaz eserler haline getirdiler.


Sonuç: Yazarlık Yetenek mi, Çalışma mı?

Yazarlık, doğuştan gelen bir yetenek ve sonradan öğrenilen bir becerinin birleşimidir. Ancak bu ikisini birbirinden ayıran bir faktör vardır: Tutku ve emek.

  • Doğuştan gelen yetenek, yazarlığa yatkınlık sağlar.
  • Ancak yazarlık sürecini öğrenmek, yazıya emek vermek ve yazmaya tutkuyla bağlı olmak, sizi gerçek bir yazar yapar.

Sonuç olarak, yazarlık konusunda kendinize güvenin. Doğuştan gelen bir yeteneğiniz olmasa bile, çalışarak ve sürekli yazmaya devam ederek yazarlık becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Çünkü yazarlık, her şeyden önce bir sabır ve emek sanatıdır.

“Kitap Yazmak İstiyorum, Ne Yapmalıyım?” Diyenlere Öneriler

Temmuz 15, 2018

Kitap Yayınlatmaya, Kitap Bastırmaya Nasıl Başlanır?

Temmuz 15, 2018